TAMAMEN KAPANMAYLA RİSK KALKTI MI?
YASAKLARIN ETKİSİ GEÇİÇİ! COVID-19’A KARŞI TEK KOZUMUZ; AŞI
Bayram sonrası kontrollü normalleşme kararıyla sevinmiş olsak da içimizde hala bir tedirginlik var. Tam kapanmanın ardından ne kadar güvende olduğumuz hepimizin merak konusu oldu. Kapanmayla birlikte salgın kontrol altına alınabildi mi, tam olarak ne zaman rahatlamış oluruz, büyükşehirlerdeki yoğun bakımların doluluk oranları ne oranda değişti, açılma sonrası dikkat etmemiz gerekenler neler gibi sorularımızı Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Muhammed Keskin cevapladı.
İstanbul, Ankara ve İzmir’de vaka sayısı ciddi oranda düştü.
“65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanların aşılanmaya başlamasıyla Covid-19’un en ölümcül olduğu gruplardaki risklerin azaldığını ve ölüm oranlarının düştüğünü görmüştük. İki haftalık tam kapanmadan önce alınan ve uygulanan önlemlerle de vaka artış hızı düşmeye başlamıştı. Restoranlar, kafeler ve okullar bu pandemide en ciddi bulaş kaynaklarıydı.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Bu odakların kapatılmasıyla günlük vaka sayılarımızda düşme görmeye başlamıştık.
Yalnız şu durumda iki haftalık kapanmanın etkilerini görmek için biraz daha süreye ihtiyacımız olacak. Çünkü yasaklardan hemen önce büyükşehirlerden yapılan göç, diğer illerdeki vaka sayılarında kısmi bir dalgalanmaya neden oldu. Fakat İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde vaka sayısının iki hafta öncesine kıyasla ciddi bir düşüş gösterdiğini görüyoruz. Kapanmanın devam edeceği önümüzdeki bir haftalık süreçte de vaka düşüşünün hız kazanmasını bekliyoruz.” diyor.
Nüfusun %50’si aşılandığında ölümler tek haneli rakamlara düşer.
Doç. Dr. Muhammed Keskin, bu salgında yasakların etkisini geçici olarak değerlendiriyor; “İlk iki dalgada da gördüğümüz üzere, azalan vaka sayısı normalleşme ile çok hızlı bir şekilde artmaya başlıyor. Elimizdeki tek koz ise aşılar. Ülkemizde uygulanmaya başlanan Sinovac ve Biontech aşılarına SputnikV aşısının da aday olması ile önümüzdeki aylarda 100 milyon doz aşı tedarik edilmesi planlanıyor. Tamamen normal ya da en azından açık alanların normalleştiği günlere kavuşmamız için ülke nüfusumuzun en az %70’inin aşılanmış olması gerekiyor.” diyor.
Bu sene için tam bir aşılama programı uygulanması muhtemel gözükmediğini fakat nüfusun %50’sinin aşılanması bile vaka sayılarını ciddi oranda düşürüp, Covid-19’a bağlı ölüm sayılarını da tek haneli rakamlara düşürebileceğini söyleyen Doç. Dr. Muhammed Keskin,“Şu an için ülkemizin %12’si aşılandı ve Temmuz ayına kadar 30 milyon vatandaşımıza daha aşı uygulanması halinde %50 oranına ulaşabiliriz. Nüfusun %50’sinin aşılanmasıyla tamamen normalleşemesek de yurtdışı ve şehirlerarası kısıtlamalar kalkacak, turizm sezonu açılacak, okullar ve restoranlar tedbirli de olsa açık kalmaya devam edecektir. 2021 yılı için en büyük ümidimiz, en azından nüfusumuzun %50’sinin tamamen aşılanmış olması.” diye ekliyor
Aşılar 18 yaş altı için onaylanmış değil.
Günümüzde 18 yaş altı bireyler için aşı çalışmalarının devam ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Biontech’in 15 – 18 yaş altındakiler için sonuçları olumlu olsa da şu an için genel bir uygulamaya geçilmiş değil. Ülkemizde uygulanacak tüm aşıların 18 yaş altındakiler için çalışmalarının yapılmış olması ve etkinlik-güvenilirlik sonuçlarının olumlu çıkmış olması gerekiyor.” diyor.
Yoğun bakımlardaki doluluk oranı yarı yarıya azaldı. Bazı Covid-19 servisleri kapanıp eski işleyişine döndü.
Doç. Dr. Muhammed Keskin, kapanmayla birlikte yoğun bakımlar açısından da rahatlama yaşandığını söylüyor. “Daha 1 ay önce hastalarımız için yer bulmakta zorlanıyorduk. İstanbul’daki acil durum hastaneleri de dahil olmak üzere neredeyse tüm hastanelerdeki yoğun bakımlar Covid-19 hastalarıyla doluydu. Çok zorlandığımız günlerdi. Şu an için yoğun bakımlardaki doluluk oranı yarı yarıya azaldı. Benzer biçimde yoğun bakım ihtiyacı olmayan yatan hastaların sayısı da ciddi oranda azaldı. Bazı COVID servislerimiz kapandı ve eski işleyişine döndü. Fakat halen COVID-19 hastası yatırmaya devam ettiğimizi ve yoğun bakım ihtiyacı olan hastaların acile başvurmaya devam ettiğini de belirtmeliyim. 1 ay öncesine göre çok daha iyi durumdayız fakat normalleşecek kadar değil.” diye ekliyor.
Normalleşme bir anda olmamalı.
“Aşılamada hala %12’li oranlarda olduğumuz için maalesef uzun süreli, kalıcı ve mutlak bir normalleşmeden bahsetmek mümkün değil.” diyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, aşılanan nüfus oranı %50’ye ulaşana kadar tedbirli bir biçimde yaşamaya devam etmemiz gerektiğini söylüyor.
“Normalleşme sonrası en hızlı bulaş kaynakları ev içi ziyaretler, restoranlar, kafeler ve okullar. Okullar tedbirli bir biçimde açılmalı. Biz biliyoruz ki, hastalık açık alanlarda değil daha çok kapalı alanlarda yayılıyor. Bu yüzden kalabalık gruplaşmalar olmadıkça, yaşlılar ve çocuklar da dahil herkesin açık havaya erişimi mümkün olmalı, sahilleri, yürüyüş yollarını ve parkları kullanabilmeliler. Psikososyal olarak pandemiden en fazla etkilenen gruplar yaşlılar ve çocuklar oldu. Herkes gibi onların da açık havaya ciddi ihtiyaçları var.”
Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Normalleşme bir anda olmamalı. AVM’lerin açılması kısıtlı tutulmalı. Arkadaş buluşmaları kapalı değil açık alanlarda olmalı. Toplu ev ziyaretleri hala en riskli aktivitelerden olduğu için kısıtlı tutulmalı. Kapalı ve kalabalık ortamlarda maske kuralına uyum gösterilmeli. Aşılanan bireyler de tedbirli davranmaya devam etmeli. Çünkü aşılar çok ciddi koruyucu olsa da mutlak korunma için toplumun büyük çoğunluğunun aşılanmış olduğu günleri beklememiz gerekecek.” diyor.
Hastaneler, kamu daireleri, adliye ve kalabalık toplu taşıma ortamlarında çift maske öneriyoruz.
Özellikle İngiliz varyantının çok hızlı yayıldığı ve can almaya başladığı günlerde, kalabalık ve kapalı mekanlarda çift maske kullanımını önermeye başladıklarını söyleyen Doç. Dr. Muhammed Keskin, “Hastaneler, kamu daireleri, adliye ve kalabalık toplu taşıma ortamlarında bulaş riskini minimuma indirmek için çift maske kullanımını öneriyoruz. Bunun dışında çift maske kullanımına gerek yok. Yineliyorum; açık ve kalabalık olmayan alanlarda bulaşma riski çok düşük. En fazla bulaş kendimizi en yakın hissettiğimiz bireylerden evde, işyerinde veya restoran-kafelerde oluyor. En riskli ortamlar buralar.” diyor.
Bir cevap yazın