Bugün İrem Sude Güleş ile bir röportaj yaptık… Bu röportaj ile Meslek hayatımdaki en küçük yaşta biri ile röportaj yapmış oldum… Onu tanıdıkça ne kadar büyük olduğunu fark ettim… Onun sadece yaşı küçük…

Klasik bir soru ile başlayalım. Bize biraz kendinden bahseder misin?
12 temmuz 2004 İstanbul /Üsküdar doğumluyum.
Öğrenimime liseye kadar İstanbul’da devam ettim. 2018 yılında “Yarın Yanımda Olmayacaklar” adlı ilk kitabımı çıkardım. Ardından TÜYAP’ta yer aldım. 2 tane sosyal sorumluluk projem oldu. Kitabın gelirinin bir kısmı ile 2018 de bir devlet okuluna kütüphane kurduk .

Lise 1.sınıfta ailemle Marmaris’e taşınmamızın ardından ise 2019 yılında bir imza günü düzenledik. Kitabımın gelirlerini Lösemili Çocuklar Derneği’ne bağışladım. Şu anda Marmaris’te lise son öğrencisi olarak eğitimime devam etmekteyim.

Yazmaya ilgin ne zaman başladı?
-Aslında çok okuyan bir çocuktum, evde hep kitapla haşır neşir bir şekilde büyüdüm. Bunun yazmamada çok büyük etkisi oldu ve ilkokulda bir anda günlük tutmaya başladım ardından büyüdükçe deneme ve şiirler yazdım.

Yazmayı tek kelime ile anlatacak olsan bu kelime ne olurdu?
-“Özgürlük”

Yazmayı tek kelime ile anlatacak olsan bu kelime ne olurdu? diye sorduk “Özgürlük” dedin… Özgürlüğün sendeki anlamı ne?

-Ayaklarımın yerden kesilmesi ve ayağımdan tutup çekmek isteyenlere rağmen yükselip her an, hep keşfetmek ve yazmak.

Şiirlerini yazarken sana ilham veren şeyler var mı, varsa neler paylaşır mısın?
-Herkesin bir ilham perisi olduğuna inanmışımdır. Fakat benim için sabit bir ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olur. Çünkü bu çok spontane bir şey. Bazen dinlediğim bir şarkı, bazen bir manzara, bazense bir insan…

En sevdiğin yazar ve şair kim?
-Tabi ki, aslında sevmekten de öte bana en çok dokunan ve öğreten şair Attila İlhan oldu. Onun şiirlerini okudukça kendi şiir anlayışımı keşfettiğimi söyleyebilirim.
-En sevdiğim yazara gelecek olursak da bu kesinlikle Fyodor Dostoyevski, her romanında farklı, özgğn bir işleyiş var. İnsanı her okuduğunda yeniden etkileyecek türden.

Yazmanın hayatındaki yeri nedir?
-Sait Faik’in de bir öyküsünde söylediği gibi
“Yazmasam ölecektim.”

“Yazmasam ölecektim.” cevabın enteresan geldi. Neden bu kadar büyük, tutkulu ve iddialı ? Bu bir isyan mı? Çok mu anlatacakların var ?

-Buna kesin bir cevap vermek yanlış olur. Çünkü bu cümlenin ben de yarattığı etki hem bir övgü hem de bir isyan niteliği taşıyor. Hayat zaten bir sanat ve onu eser yapan bizleriz, isyanım esere estetik kayıp yaşatanlara, övgüm ise içimi döktükçe yüzüme biraz tatlı, biraz acı tebessüm hediye eden sayfalara

İkinci bir kitap daha geliyor diyebilir miyiz?
-Elbette, yazdığım şeyler var sadece üniversite sınavına hazırlandığım için kısa bir ara verdim.

Bu alanda yapmak istediğin başka şeyler var mı, varsa neler?
-Açıkça söylemek gerekirse sadece şiirle sınırlı kalmak istemiyorum elbette. Üzerine çalıştığım bir roman ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde açacağım kişisel bir blog olacağını söyleyebilirim.

Son olarak poema_diei instagram da bu isimle hesap açmışsın? Neden bu isim?

-“Poema diei” laitince günün şiiri demek benim için her gün yeni bir şiir, her şiir ise yeni bir gün.

Seninle röportaj yapmak çok keyifliydi… İstStarMag dergisi olarak çok teşekkür ederiz… Seni tanımak güzeldi…

-Ben teşekkür ederim. Herkese sevgiler saygılar… Her gün yeni bir şiir, her şiir ise istediğiniz gibi yeni bir günü getirsin…