Yeliz bu yıl 45. sanat yılını kutluyor. Şimdi, 1995 yılında Ahmet Kaya tarafından yorumlanan Beni Vur ’la müziğe döndü.
Bu Ne Dünya’ ve ‘Yalan’ şarkılarıyla tanınan ve 45 yıldır müzik hayatındaki yerini istikrarlı bir şekilde koruyan güçlü bir ses sanatçısı, Yeliz…. Yıllardır ayakta kalabilmesini şarkılardan çok duruşu ve karakterine bağlıyor. Ona göre, sanatçının eskisi olmaz.
Öncelikle ilk çıkış yaptığınız yılların müziğiyle sosyal hayatını, şimdiki zamanla karşılaştırır mısınız?
Bir kere sosyal medya var ve herkes istediği gibi şarkısını söyleyip, paylaşabiliyor. Bizim çıktığımız yıllarda denetim vardı ve gerçek şarkılar üretiliyordu. Şimdi o duygular, o şarkılar yakalanmıyor. Hala eski şarkılara rağbet var. Demek ki yeniler kesmiyor. Günümüzde ünlü olmak, şarkıyı duyurmak çok daha kolay. Ha hangi birisi kalıcı oluyor orası tartışılır.
Bir yerde çok canımı yaktılar demişsiniz. Bu ülkede kadın olmak, şarkıcı ve ünlü olmak zor galiba siz neler söylersiniz?
Evet canımı yaktılar ama ben her zaman canımı yakanı zamana bırakırım. Canımı yakıp beni dibe vurdurmaya çalışanlar oldu. Dibe de vurdum ama sabır, inanç ve çok sevdiğim dostlarım sayesinde yeniden küllerimden doğdum. Ben güçlü bir kadınım beni öyle kolay yok edemezler.
Bugünlere kadar üreterek gelmiş bir sanatçısınız bunu nasıl başardınız?
Şarkılardan çok duruş ve karakter diyorum. Hiçbir zaman kişiliğimi ve karakterimi satmadım. İnsanların beni bu kadar sevip de 45 yıl gibi bir süre ayakta tutması, dokuz yıldır sahne aldığım yeri doldurmasını bununla bağdaştırıyorum. Ben magazinsel bir tip de değilim. Şu an bizim piyasa malum magazinle gidiyor. İnsanların iyiyle kötüyü ayırdığını düşünüyorum. Başarının kaynağının da bu olduğunu düşünüyorum.
O dönemden ayakta kalan, mesleğini icra eden nadir isimlerdensiniz…
Sanatçının eskisi olmaz. Sanatçı zamansız ve yaşsızdır. Dürüst, samimi ve doğru olmaya geleceğim yine. Bunları hayatında var edenler her zaman kalıcı olur zaten. Sabun köpüğü olanların alt yapılarının olmadığını, şişirme işlerle sadece dönemsel popülerlik yakaladığını artık bilmeyen yok.
Müzik piyasasını son halini nasıl değerlendirirsiniz?
Valla bu aleme aklımın ermediğini her fırsatta söylerim. Bu dünyanın içinde olup, aynı zamanda doğru kalabilmek zordur. Ben bunu başardım. Kimseye biat etmedim, kimseyi kıskanmadım ve hasetlik de yapmadım. Neysem oyum. Ayak oyunlarının içinde olmadım. Küçük hesapların kadını hiç olmadım. Oyunu onların kuralına göre oynasaydım bambaşka bir yerde olurdum. Olanların tercihlerine saygım var ama benim hiç işim olmaz.
En çok neyi eleştiriyorsunuz bu piyasada?
Benim hep söylediğim bir şey var maalesef hak etmeyenler alkışlanıyor. Herkesin aynı oranda alkışlanmaması gerekiyor bu memlekette. Elmalar armutlar birbirine karışmış. Her önümüze çıkanı bağrımıza basıp alkışlarsak gerçek sanatçının terazisinin kantarı kaçar. Ben popüler değilim, klasiğim. Popüler olayım, herkes beni konuşsun gibi bir çabam hayatım boyunca hiç olmadı. Bu uğurda kendimi şuursuzca paralamam.
Duygusal bir tarafınız hep var
Evet duygusalım, biraz da ince ruhlu. Pek çok konuda ince düşündüğüm için hayatta çok kırılıyorum. En şikâyetçi olduğum yanım ise aşırı oto kontrolcü olmam. Hiç mekanik bir insan olmadım. Piyasadakilerin çoğu mekanik ve âleme uygun yaşıyor. Hem sanat hem de ilişki anlamında. Ben kalp ve yürek insanıyım. Kalbimin atmadığı hiç bir işte beni göremezsiniz.
Bu kadar yaşanmışlık bir kitap olmaz mı? Son yıllarda sanatçılarımız hayatlarını kitap olarak yazmaya başladı.
Düşünmüyorum. En azından şu an için diyeyim. Benim yazacağım kitap suya sabuna dokunmadan yazılacak türden bir şey olmaz. Ben rumuz kullanmadan herkesin adını tek tek yazmazsam o kitabın bir anlamı kalmaz ki. Hep söylüyorum sansürsüz bir kitap yazarsam iltica etmem gerekir diye. O kitap bir gün çıkarsa ben herkesin yüzüne bakarım da bazıları benim yüzüme hiç bakamaz.
Geçenlerde sosyal medyada kürk giyenleri eleştirdiniz. Bu tepkiniz hâlâ sürüyor mu?
Bugüne kadar hiç gerçek deri kullanmadım. Kürk giymeseniz ölür müsünüz? Annenizin karnından kürkle mi doğdunuz yani? Isınmak için kürke ihtiyacım yok. Kürkü geçtim 100 bin TL’lik lüks çantaların kullanılması bile görgüsüzlük. Sonuçta hepimiz iki metrelik mezara gireceğiz.
Hâlâ isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
Çok var. En büyük hayalim Açıkhava’da konser vermek. Hem bizim hem de Batı sazlarının olduğu bir orkestra ile birlikte. Açıkhava’da bir konser vermeden ölürsem gözlerim açık gider. Ayrıca Senelerdir söylüyorum; bana futbol programı yaptırın, reyting rekorları kırdırırım diye. Öyle bir programı bana verin bakın neler oluyor. Televizyon dünyasında spor programlarının çehresini değiştiririm.
Futbol düşkünlüğünüz dillere destan.
Aynen öyle söz konusu futbol olunca bende hayat duruyor. Maçlarda totemlerim vardır. Çok iyi bir izleyiciyim ve bilgim oldukça fazladır. Hatta takılıyorum hep yanıma güzel bir futbol adamı yakışır diye. Evde hiç hır gür çıkmaz. Huzur içinde maçımızı izleriz. Bir erkek daha ne ister?
Aşk ile aranız nasıl? Hayatınızda biri var mı?
Aşka aşık bir kadınım. Yoğun yaşıyorum aşık olunca. Gelgelelim bu yoğunluğu hak edecek insan bulmakta zorlanıyorum. Herkes sahte. Adam gibi adam diyorsun bir bakıyorsun bin tane yanlışı ile seni hayal kırıklığına uğratıyor. Kendilerini öyle güzel ambalajlıyorlar ki hemen kanıveriyorsun.
Bir röportajınızda Kayahan’a platonik aşık olduğunuzu söylemişsiniz?
Evet. Kayahan benim için çok önemlidir. Hala bir şarkısını duyduğumda ya da söylediğimde burnumun direği sızlar. Aşk ötesinde bir sevgim vardı Kayahan’a. Çok iyi dosttuk kendisiyle. Sabahlara kadar çok sohbetimiz oldu. Aramızda duygusal anlamda hiç bir yakınlaşma olmadı. Kayahan benim için bambaşka bir yerde.
Geldik son single’a. Nasıl çıktı?
Ben evde oturup bangır bangır müzik dinlerim. Kayahan ve Ahmet Kaya, benim hastalık derecesinde bağlı olduğum iki müzisyen. İnşallah Kayahan’dan da bir şarkı okurum. Ahmet’in şarkılarını sahnede okurum hep. Beni Vur’u okumadım bile.
– Neden?
Biri duyar da okur diye! Yıllardır korkuyordum birisi okur diye, ödüm patlardı. Özgür Aras aradı, hadi 45. Yıl’a özel bir şey yapalım dedi. Samsun Bey’le (Demir) konuştuk, DMC’den, o da çok sevindi. İlk menajerim Şenay Düdek’le konuştum. Ne okusam diyoruz, sürekli yazışıyoruz falan. Birdenbire “Yeliz n’apıyorsun, ‘Beni Vur’ var ya” dedim. Şarkıyı çok güzel sözlerle emanet ettiler bana.
– En çok neresi vurdu?
“Sana bir sırrımı söyleyecektim, seni alıp götürecektim…” Beni mahvetti burası. Hep ağladım. Çok ağladım. Bu benim Ahmet Kaya’da bir numaram. Alper Atakan muhteşem bir altyapı yaptı. Gitarla ortak bir ton bulduk. Bir saatte okudum stüdyoda. O kadar dolmuş ki içim zaten…
– Ne heyecanlıdır o bekleme de…
Hem de nasıl. Yayınlanınca da ağladım. Zaten şarkıyı dinleyip hala ağlıyorum. Çok duyguluyum zaten.
– Zaten sanatçı öyle oluyor biraz da.
Aslında sanatçı duygulu olacak diye bir kural yok. Çok duygusuz okuyanları da biliyorum ben. Duygulu kişi kendini belli eder. Duruşun başka olur. Yıllardır benim duruşum hep aynı, hiç bozmadım. Beni yeni tanıyanlar, hep tahmin ettiğim gibisiniz derler. Başka nasıl olacaktım ki?
– Yeni jenerasyonlar da sizi keşfettiler; hatta belki de hiç unutulmadınız…
Yalan’la gençler keşfetti. Bir de Bu Ne Dünya Kardeşim’i biliyorlar.
Bir cevap yazın