Pandemi Sürecinde Türkiye ve Dünyada Pasif İşgücü ve Eksik İstihdamda Artış…
12 Nisan tarihinde TÜİK tarafından açıklanan istihdam rakamlarına göre Şubat ayında işsizlik oranı Ocak ayına göre 0,7 puanlık artış ile %13,4 oldu. İşgücüne katılım oranı, 0,3 puanlık artış ile %50,1 olurken, genç işsizlik 0,4 puanlık artış ile %26,9 olarak belirtildi.
Bilindiği gibi geçtiğimiz aydan itibaren TÜİK, istihdam rakamlarını hesaplama yönteminde değişikliğe gitmişti. Önceki süreçte hesaplama yapılırken ilgili ay ile birlikte bir önceki ve bir sonraki ayların ortalaması alınmaktaydı. Bu hesaplama yöntemi söz konusu istatistiğe güvenilirlik katsa da, özellikle pandemi gibi aylık hatta haftalık olarak keskin değişimlerin olduğu bir dönemde bu hesaplama yöntemi yapay bir pürüzsüzlük yaratmakta ve ağır kısıtlamaların etkisini azaltmaktaydı. Örneğin, bu yöntem ile Aralık ayının rakamları hesaplandığında, kısıtlamaların başladığı Aralık ayı ile birlikte kısıtlamaların hafif olduğu Kasım ayı da dikkate alınacağından, söz konusu kısıtlamaların etkisi tam olarak görülememekteydi. Bu sebeple, söz konusu değişiklik daha doğru sonuçlar elde etmemize imkân sağlamıştır.Açıklanan rakamlara gelecek olursak; pandemi süresince işsizlik oranlarının gerçeği yansıtmadığı, fesih yasağının varlığı ve iş aramaktan umudu kesenlerin normalin çok üzerinde olması sebebi ile işgücüne katılım oranının düştüğü, bunun da işsizlik oranının olması gerekenden daha düşük görünmesine sebep olduğu sıkça dile getirilmektedir. Bu görüş, belki o kasıtla ifade edilmiyor olsa bile, kamuoyunda işgücüne katılım oranının bilinçli şekilde düşük gösterilerek işsizlik oranının düşük tutulduğu algısı yaratmakta ve bu göstergelere karşı bir güven kaybına sebep olmaktadır.
Pandemi ile Birlikte Diğer Ülkelerdeki İşgücü GöstergeleriPeki, dünyada işgücü göstergelerindeki durum ne?OECD verilerine göre oluşturulan grafiğe göre bütün dünyada pandemi ile işgücü rakamlarında bir gerileme görülmüştür. Bu da, söz konusu durumun ülkemize özgü olmadığını ortaya koymaktadır.Dünya genelindeki işgücü göstergelerinde ilgi çekici bir başka taraf ise, tüm ülkelerde işgücü rakamlarının başka parametrelerden neredeyse bağımsız şekilde, yalnızca pandeminin seyrine bağlı olarak değişiklik göstermesidir.Buna göre, 2020’ninİlk çeyreğinde pandeminin baş göstermesi ile işgücü rakamları aşağı yönlü seyre geçmiştir.İkinci çeyreğinde sıkı karantina önlemleri ile işgücü rakamları dip yapmıştır.Üçüncü çeyreğinde kısmi normalleşme ile işgücü rakamları kısmi yükselişe geçmiştir.Dördüncü çeyreğinde ise, ikinci Covid19 dalgası kapsamında alınan önlemler neticesinde işgücü rakamları tekrar aşağı yönde seyretmiştir.Modern ekonomi tarihinde bu kadar uzun bir süre boyunca, istihdam verilerinin tüm dünyada bu şekilde tek bir parametreye bağlı seyrettiğine kaç kez tanık olunmuştur, burası da ayrıca konuşulmalıdır. Tek başına bu gösterge dahi yaşadığımız sürecin ne kadar sıra dışı olduğunu ortaya koymaktadır.Nitekim bu süreçte işgücüne katılım oranlarındaki düşüşe Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de dikkat çekmiş ve pandemi önlemleri kapsamında uygulanan kısıtlamaların insanların iş arama kabiliyetlerini sınırladığına değinilerek, söz konusu durumun işsiz ile işgücünde aktif olmayan kişileri ayırt etmeyi zorlaştırdığı belirtilmiştir.
Ek olarak, pasif işgücünü aktif hale getirmenin işsiz bir kişiye iş bulmaktan daha zor olduğunun benzer kriz dönemlerinde görüldüğü belirtilerek, işgücündeki azalmanın önemi vurgulanmıştır.Göstergeler Doğru Fakat Reel Durumu Ortaya Koyması Açısından Yeterli DeğilÜlkelerin büyük çoğunluğunda hükümetler işsizliğin önüne geçmek için fesih yasağı, teşvik paketi gibi enstrümanlarını yoğun şekilde devreye sokmaktadır.
Bu sebeple işsizlik rakamları da, işgücüne katılım göstergeleri de reel durumu ortaya koymak adına yetersiz kalmaktadır, çünkü bu tedbirlerle çalışma imkânı bulamayan büyük bir kitle işten çıkarılmamış ve dolayısıyla aktif işgücünün de dışına çıkmamıştır. Burada, çalışmaya devam eden büyük kitlenin tam ve verimli şekilde çalışamaması, yani eksik istihdam söz konusudur.ILO Türkiye Ofisi tarafından hazırlanan “İkinci Dalga COVID-19 Önlemlerinin Türkiye’de İstihdam Üzerindeki Etkisi” başlıklı araştırma notunda, Türkiye’deki pandeminin istihdam üzerindeki etkisi, fiili çalışma saati üzerinden değerlendirilmiş. Dolayısıyla, süreçteki zamana dayalı eksik istihdama yönelik veriler ortaya konulmuştur.
Söz konusu araştırmada “Covid19 etkisi olmasaydı senaryosu” ile mevcut durum karşılaştırılarak oldukça ilgi çekici sonuçlar çıkarılmıştır.Fesih Yasağı Olmasaydı İşsizlik Oranı Ne Olurdu?Bu çalışmaya göre, pandeminin başından 2020 yılı sonuna kadar çalışma saatlerindeki düşüş ortalama 4,5 milyon (tam zamanlı çalışan) kişiye denk gelmektedir. TÜİK tarafından açıklanan Şubat Ayı işsizlik rakamlarına göre işsiz sayısı 4 milyon 236 bin kişi olarak açıklanmış ve işsizlik oranı %13,4 olarak belirtilmiştir. Kaba bir hesapla pandeminin başından bu yana uygulanan kısıtlamalar neticesinde azalan çalışma saatlerinin, fesih yasağının kalkması halinde işten çıkarma olarak sektörlere yansıyacağı düşünülebilir.
Bu hesapla, mevcut kısıtlamalarla fesih yasağının bitmesi durumunda işsiz sayısının iki katına çıkarak %25 seviyelerini geçebileceğini öngörebiliriz.Burada ayrıca, ilk kısıtlamaların olduğu Nisan ve Mayıs 2020 aylarında çalışma saatlerindeki ciddi düşüşe nazaran ikinci dalga kapsamında alınan tedbirler sonucu meydana gelen azalmanın daha sınırlı olduğu görülmektedir.İstihdamda Verilen Tavizlere Karşılık İstenilen Sonuç Alınıyor mu?Söz konusu çalışmada, çalışma saatindeki azalma ile insan hareketliliğindeki azalma arasında güçlü bir paralellik olduğu görülmüştür. Son aylarda, nispeten daha az çalışma saatindeki düşüş ile verimli sonuçlar elde edilmiştir. Burada, kısıtlamaların daha spesifik sektörlerde gerçekleşmesi, insanların daha sıkı kısıtlamaların gelmesinden çekindiği için tedbirli davranması gibi faktörlerden söz edilebilir.
Bu da ilk kez karşılaştığımız Covid19 ile mücadelede zamanla istihdam açısından daha az hasarla atlatmanın yollarının araştırıldığını göstermektedir.Aynı çalışmada dikkat çeken diğer hususlar ise çalışma saatlerindeki düşüş açısından kadınların erkeklerden; gençlerin ise yetişkinlerden yaklaşık iki kat fazla etkilenmeleridir. Kısıtlamalardan en çok etkilenen hizmet ve ağırlama sektörleri bu tabloyu ortaya çıkarmaktadır.Sonuç olarak pandemi, başladığı günden bu yana tüm istihdam verilerini direkt etkileyen birincil faktör olmuştur. Bu süreçten ciddi şekilde etkilenen istihdam ile ilgili durumu ortaya koyarken, normal dönemde kullandığımız ana veriler çoğu zaman yeterli olmamaktadır. Bu sebeple durum değerlendirmesi yaparken ikincil, üçüncül göstergelerin de dikkatle incelenmesi; süreçten hasarın asgariye indirilmesi için kritik öneme sahip teşvik ve hibelerin buna göre değerlendirilmesi önem arz etmektedir.
Bir cevap yazın